Güzide Ana

Example HTML page

Güzide Ana kimdir?

Hüseyin Piroğlu, Evliyalar yatağı Anadolu eserinde anlatılana göre; 18. yüzyılda yaşadığı ve Şehit Feyzullah Çelebi’nin kızı ve Hamdullah Çelebi’nin kardeşlerinden biridir. Kabiri; Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda, Hazret Avlusu’nun içinde Balım Sultan türbesinin üst tarafında arka duvar sırasında dut ağacının altındadır.

Deyişlerinde  Güzide Ana ve Katibî mahlaslarını kullanmıştır. Ermiş kadınlardan olduğu, birçok hikmetli deyişlerinin olduğu, keramet ehli ve gelecekten mesaj veren şiirleri ile dilden dile gönülden gönüle anlatılarak günümüze kadar gelmiştir. Özellikler Ahir zamanda yolun ve insanlığın bozulacağını, felaketlerin üst üste geleceği, mevsimlerin ve hallerin belirsizleşeceğini söyleyip “Bizi o günlere koyma Yaradan” diye dua etmiştir.

Yer Oynayıp Gizli Sular Akınca

Yer oynayıp gizli sular akınca
Ezan tebdil olup kanun çıkınca
Hükm-ü şeriatın kavli kalkınca
Softaların azdığı yıllar gelecek

Dünya sütlü meme herkes emiyor
Fitne fücurluğu elden komuyor
Hiçbir kimse malım yeter demiyor
Alıp götürmeye yeller gelecek

Kudretli kalleşe beli-bes diyor
İşleri bitince ketm-i dost diyor
Evlat babasından hizmet istiyor
Ektiğimiz biçmedik yıllar gelecek

Her düvel ayakta bu nasıl hikmet
Dünya benim diye kılıyor gayret
Ne Allah´tan korkar ne sayar ahret
Şehirler batıran harbler geliyor

Güzide okur akdan karadan
Hünkarım ayırma cemden sıradan
Bizi o günlere koyma Yaradan
Hayrı şerri belirsiz kullar geliyor

Gaziler Cihanın Müddeti Doldu

Gaziler cihanın müddeti doldu
Dünya bir acayip zamana kaldı
insanda itimat itikat n’oldu
Hemen bir zan ile güman’a kaldı

Tat kalmadı sirke oldu şıralar
Ben tabibim diyen yüzün karalar
Yanlış merhem ile azdı yaralar
Bir hazik hekim-i lokmana kaldı

Düşerler ardına kil ile kâlin
Varmazlar yanına ehl-i kemalin
Mahlukün ettiği ceng-ü cidalin
Cümlesi bir ulu divan’a kaldı

Gerçek erenlerin emsali yokdur
Bilirim dört kapı kırk makam haktır
Ehl-i hak olana hiç hörmet yoktur
Rağbet yalan ile şeytana kaldı

Güzide der güçtür nefsin öldürmek
Erlik midir koymadığın kaldırmak
Zamane halkına Hak’kı bildirmek
Mehdi gibi sahip zamana kaldı

Beyler Devir Döndü Bi-hoş Hal Oldu

Beyler devir döndü bi-hoş hal oldu
Nefsi nefse uymuş haller geliyor
Şimdi insan ibadetten dur oldu
Sohbet kalktı acı diller geliyor

Surette ademdir ma´nada hayvan
Dönüşmüş sıfatı kalmamış insan
Tamahın peşinde seğirtme ey can
Ağular katılmış ballar geliyor

Mahluku azdıran iblis ıvgası
Ortalığa düştü batıl kavgası
Dağıtılmış her yere nefsin havası
İşte böyle böyle haller geliyor

İnsafı terk edip Hakk´tan azdılar
Menfaate meyledip Yol´u bozdular
Hayale gelmedik fitne düzdüler
Daha bundan beter kullar geliyor

Hiç haberi yoktur kendi özünden
Duyusu yok kişi ile yazından
Ab-ı rahmet gelmez arşın yüzünden
Fiilimize göre yıllar geliyor

Muhammed´in buyruğuna uymadık
Nasihatın kulağımıza koymadık
Çok alamet zahir oldu bilmedik
Başımıza mithiş haller geliyor

Ey Güzide, yaz yerine geldi kışlar
Halimize göre bize bu işler
Gafil durup cahil gezmen kardaşlar
Silip süpürücü seller geliyor

Behey Efendiler Zamane Halkı

Behey efendiler zamane halkı
Her biri bir türlü iş eylediler
Ayete Hadise iman etmeyip
Efsane sözleri Huş eylediler

Sırr-ı Muhammed´den ne kaldı eser
Cihan fitne ile doldu ser-te-ser
Yetmiş ikiyinen aynı gidenler
Kılı ibrişime eş eylediler

Kimi postta oturur kimi gezer
Kimi yol gösterir kimi de bozar
Kimi aklınca fetvalar düzer
Evliya nın sırrın faş eylediler

Kötürüm şah oldu cıktı zuhura
Çaylak vezir oldu gitti Mısır´a
Çok karış verdiler baykuş fakıra
Serçeyi Anka´ya eş eylediler

Mürüvvet tohumunu ham boza ekip
Muhabbet kadehin kenara döküp
Katırı beygiri tavlaya çekip
Harı kuheylana eş eylediler

Bunca mahlukatı bir yere derip
Yılda bir davarın kanına girip
Delilsiz bürhansız yol erkan sürüp
Cahiller gönlünü hoş eylediler

Yolumuz uğradı kıra bayıra
İşimiz zor oldu Mevlam kayıra
Hiç ağzını açan yokdur hayıra
Bir acayip yollu iş eylediler

Güzide der ahd-i iman zedeler
İşiniz zor oldu ocak-zadeler
Helal haram demez şeyh ve dedeler
Eline geçeni nuş eylediler

Sırr-ı Men Arefden Haberi Olmayan

Sırr-ı men arefden haberi olmayan
Gelip meclislerde babalanmasın
Kurba Ayeti’ne vakıf olmayan
Orada burada hocalanmasın

Yük üstüne yüksek binalar çatıp
Bal içine soğan sarımsak katıp
Talib köşesinde safsata satıp
Kendini bilmeyenler böbürlenmesin

Atsın içindeki çirkin huyları
Çekip kopaıtmasın çürük yuları
Zemzem diye her gördüğü suları
İçip sarhoşlukla badelenmesin

Asıl-zade asıl evlad kanı olan
Şem’a olan taban olan gün olan
Ölmeden evvel ölüp Hakk’ı bulan
Yanıp kül olsa da zedelenmesin

Güzide der pir postunda oturan
İçip gaflet meyin kendin yitiren
Gahi benlik gahi gurur getiren
Hünkar himmetinden nasib almasın

Güzide Ana

Hey Yarenler Bu Dünyanın

Hey yarenler bu dünyanın
Ne tuzu ne tadı kaldı
Tükendi balı kaymağı
Ne yoğurdu südü kaldı

Şer tohumları ekildi
Şeriat göğe çekildi
Dava ya akçe döküldü
Ne müfti ne kadı kaldı

Yandı gitti asıl ocak
Ne kıyı kaldı ne bucak
Varıp müşkil danışacak
Fitne fücur adu kaldı

Hey Allahım yareden
Kurtar bizi Vareden
Doğru söz kalktı aradan
Hemen dedi kodu kaldı

Ey Güzide mahluk şaşdı
İblis araya dolaşdı
Karışdı cihan karışdı
Evvelkinin adı kaldı

Sofu Bizi Niçin Ta’an Edersin?

Sofu bizi niçin ta’an edersin?
Hakk´ı bilmek midir suçumuz bizim?
Leheb gibi puta baş eğmedik biz
Yoktur Menatımız haçımız bizim

Haramdan zinadan kavdan kaçarız
Hakk´a doğru menzil menzil göçeriz
Can baş meydanında serden geçeriz
Kurban-ı ilahidir koçumuz bizim

Kırkımızı bir tel ile yederler
Azmeyleyip Hak’dan yana giderler
Gönül ka´besini tavaf ederler
Günde yüz bin kere haccımız bizim

Sırr-ı Bektaşiyiz ayrı değiliz
Hemen sağ gezeriz sayrı değiliz
Birlikdeyiz ayrı gayrı değiliz
Bir kişi sayılır üçümüz bizim

Sırr-ı men arefden nefsimiz bildik
Mürşid kapısına tevbeye geldik
Gönül aynasını pak edip sildik
Taşradan görünür içimiz bizim

Kimimiz bir yerde irfan açarız
Gevherler saçıp müşkiller seçeriz
Hakikati iman ile geçeriz
Can çıkmadan yunur ölümüz bizim

Cümlemiz bir yerde mest oluruz
Mest oluben serden baştan geçeriz
“Şaraben tahura” kevser içeriz
Aliyye`l Murtaza suçumuz bizim

Kimimiz bir yerde cem oluruz
Dizilmiş bir tesbih muhib oluruz
“Lahmike” kavlinde bir can oluruz
Kimi kardeş kimi bacımız bizim

“Ente mut”un sırrına vakıf olmuşuz
Sağ iken ölmezden evvel ölmüşüz
Ayne´l yakın Hakk´ı burada bulmuşuz
Divanda sorulmaz suçumuz bizim

Güzide seyretti arşda zeminde
Hakkı isbat eder birlik ceminde
Akıl meclisinde irfan bezminde
Bulunur bir iki kaçımız bizim

Sen Seni Gör Cümle Eşya Sendedir

Sen seni yitirip gezme ırağı
Sen seni gör cümle eşya sendedir
Sen sende bulursun sende gereği
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Adem değil midir. Allame-iesma
Adem değil midir nev-i musliha
Adem değil midir Müsha-i kübra
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Adem değil midir bab-ıeyvallah
Adem değil midir ol Resul Allah
Adem değil midir sırr-ı Seyfullah
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Adem değil midir nur-uarşullah
Adem değil midir kenz-i sırrullah
Adem değil midir Kabe beytullah
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Yedi iklim yedi deryasendedir
Yedi ayet yedi esme sendedir
Yedi kitap yedi bina sendedir
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Özün bilmeyene echel dediler
Yola gitmeyene efsel dediler
Benliğin farkedene ekmel dediler
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Sen seni görürsen sensindelalet
Sen seni görmezsen sensin delalet
Sen seni islah et ki gele inayet
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Sen seni bilirsen yeksanolursun
Sen kendi derdine derman olursun
Sen seni bilmezsen pişman olursun
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Katibi der ki suret-i Rahman
Ademdir cümleye delil-i bürhan
Habersiz dolaşma ey gafil insan
Sen seni gör cümle eşya sendedir

Sana Bir Nasihatım Var

Sana bir nasihatim var
Gel yanıma hele kardaş
Uzakta arayıp gezme
Gitme elden ele kardaş

Dünya bir acayip haldır
Kimi elif kimi daldır
Bu bir başka derin göldür
Düşmeyesin göle kardaş

Yarar isen Hakk’a yara
Bulasın derdine çara
Her suyun geçidin ara
Gitmeyesin sele kardaş

İmam eyle kıyamete
Girmeyesin siyasete
Karga olma necasete
Arı ol gel bala kardaş

Dinle okunan fermanı
Bulasın derde dermanı
Terse savurma harmanı
Tane gider yele kardaş

Dünyaya satma varını
Gelip yüzerler derdini
Cahile deme sırrını
Destan eder dile kardaş

Harama sunma elini
Her dem hıfzeyle dilini
Haramla kirletme elini
Halden gelir bela kardeş

Bu sözlerin Bektaş-i’ye
Yanılıp gitme Nakş-i’ye
Uyma hal bilmez kişiye
Taş getirir yola kardaş

Güzide geldi cihana
Çok şükür olsun Süphan’a
Halin arz eyle sultana
Minnet etme kula kardaş

Medet Mürüvvet Şu Alemi Yaradan

Medet mürüvvet şu alemi yaradan
İnsanın önünden geçilmez oldu
Dört Kapı Kırk Makam kalktı aradan
Hallolup müşkiller seçilmez oldu

Döndükçe bu devran tersine döndü
Nice Süleymanlar tahtından indi
Şimdi tir endazlar hımara bindi
Merkebin tavrından geçilmez oldu

Eşek ile küheylanlar yarıştı
Bülbülün gül ile hali değişti
Tatlı suya acı sular karıştı
Bozuldu lezzeti içilmez oldu

Kargaya şahin derler kuzgun baz oldu
Bu mahluka davul zurna saz oldu
Kısalar uzayıp serv-i naz oldu
Danalara kaftan biçilmez oldu

Ut hicab kalmadı gelinde kızda
Şimdi sofular gönülde sözde
Biganeler hisse almaz bu sözde
Gayri Hak’dan yana gidilmez oldu

Esti şu cihana gaflet yelleri
Yıktı harap etti bütün illeri
Hain hırsız kesdi doğru yolları
Bak gör doğru yanlış seçilmez oldu

Güzide’yim aktı didemin yaşı
Elden çıktı elden ademin başı
Sineme uğradı hasretin kışı
Dolu badelerim süzülmez oldu

Muhammed Ali´nin Güzel Yolları

Muhammed Ali´nin güzel yolları
Düşmüş ayaklara sürünür gider
Cihanı kaplamış küfür dalalet
Mahlukun önünden görünür gider

Dede derviş inkar etmiş pirini
Sormazlar talibin kisb ü karını
Önüne getirsen kanı irini
Helal haram demez barınır gider

Talibim demiş sapmış rah-ı haktan
Ona talip demek bir kuru bühtan
Giyinmiş eynine envarı kaftan
Başına taç etmiş vurunur gider

Katibi´m der gaflet meyinden içer
Sabra kararı yok göğ ekin biçer
Yılda bir kör bulur önüne geçer
Sanki günahından arınır gider

İbret İle Baktım Fani Dünyaya

İbret ile baktım fani dünyaya
Kimselerde ahd-i vefa kalmadı
Herkesin hizmeti kendi nefsine
Kimseden kimseye fayda kalmadı

Herkes öz başına rahat aradı
Dört kapının ancak kalmıştır adı
Bitmiş bu dünyanın lezzeti tadı
Gönüllerde muhabbet safa kalmadı

Artık bilinmiyor gerçeğin işi
Kin kibirle doldu dışıyla içi
Yularlandı şeytana insanın başı
Nasihat tutacak kafa kalmadı

Şimdi rağbet düştü yalana düşe
Herkes meyil verdi altın gümüşe
Tarikat yoluna Hünkar yetişe
Muhibde müridde vefa kalmadı

Güzide der unutma ikrarı andı
Çoğaldı dünyanın tuzağı fendi
Nice Süleymanlar tahtından indi
Yalandır bu dünya Nuh’a kalmadı

Gel Ey Sofu Hak Ararsan

Gel ey sofu Hak ararsan
Yönün dönder bize doğru
Ne buldun beyhude laftan
Yaşın vardır yüze doğru

Her suya karışıp akma
Sen seni odlara yakma
Er isen kem gözle bakma
Gelip giden kıza doğru

Düşme nefsin tuzağına
Cehdeyle yolun uzağına
Bir gün de ömrün bağına
Gazel iner güze doğru

Haberdar ol şeriattan
Yol bulasın tarikattan
Marifetten hakikattan
Eriş gerçek söze doğru

Güzide bildi suçunu
Seyretti Çin´i maçini
Gam değil çekti göçünü
Hakk´a giden ize doğru

Evliya Cemine Azmeden Sofu

Evliya cemine azmeden sofu
Düz yolu koyup da sarpa kaçarsın
Muhammed Ali’nin yüce yolunu
Gelmiş saf talibe pinhan edersin

Yol budur deyip de sürek sürersin
Cahili kinliyi başa derersin
Yılda bir hayvanın kanına girersin
Aklın boynunun borcunu ödersin

Gel benlik eyleme nefsini öldür
Hak yoluna canın armağan getir
Kin ile kibiri aradan kaldır
Bunca vebal dolu yükü nidersin

Senin elindedir şer ile hayır
Nefsi emareden özünü ayır
Güzide söyler ki kendini kayır
Neyleyip de halkın zemmin edersin

Ehl-i İrfan Derilince Bir Yere

Ehl-i irfan derilince bir yere
Hakikattan haber alanlar gelsin
Hünkar Hacı Bektaş Kutbü-l Arifin
Hünkar´a biat edenler gelsin

Sakın yalancıya biat etmeyin
Münkirin gittiği yola gitmeyin
Kalbinizde zerre kara tutmayın
Pak edip özünü silenler gelsin

Asla güvenilmez dünya malına
Muhib gerek ikrarında buluna
Hakk´dan ihsan olur mümin kuluna
ikrarında kadim duranlar gelsin

Yalan söze uyup azan gelmesin
Delilsiz sohbeti düzen gelmesin
Dünyada serseri gezen gelmesin
Ehl-i beyt yolunu bilenler gelsin

Güzide der Hak Cem´ine gelenler
Dört kapıyı kırk makamı bilenler
Arıdıp da kalp evini silenler
Yüce Pir´e niyaz edenler gelsin

Men Aref Sırrına Vakıf Olmayan

Men aref sırrına vakıf olmayan
Ma´nada bir huyu hayvan sayılır
Dört Kapı´yı, Kırk Makam´ı almayan
Her işi kem, eksik, noksan sayılır

Dünya arkasınca eyleme telaş
Bir ehl-i kamilin önüne dolaş
Umman olayım dersen katreye ulaş
Katreyi bulanlar umman sayılır

A´madır her suya karışıp akan
Varıp bir çöplüğe yükünü yıkan
Soyunup meydanda irfana çıkan
Hakikatte o kişi merdan sayılır

Güzide´m yüz sürüp geldim meydana
Medet senden şahım kalman noksana
Edeb sahibi yoldaş olsa bu cana
Hak onun katında mihman sayılır

Bulandı Aşkımın Seli

Bulandı aşkımın seli
Acep bir gün durulmaz mı
Hüsnün gördüm oldum deli
Akıl başa derilmez mi

Yüzün benzer dolunaya
Sensin ömrüme sermaye
Yüzüm sürdüm hak-i pa’ye
Hatırcığım sorulmaz mı

Ferhattır dağları delen
Şirin’in yolunda ölen
Der Güzide Mecnun olan
Leyla’sına sarılmaz mı

 

Gönül Derdi Kelam Getirir Dile

Gönül derdi kelam getirir dile
Aşkın deryasına daldığı zaman
Akar gözyaşlarım döndürür sele
Yar bizi sevdaya saldığı zaman

Kaçma cenan n’olur dosttan fedadan
Böyle haber aldık dar ü gedadan
Bize cevredenler bulur hüdadan
Alem ettiğini bulduğu zaman

Katibi gör erkanını yolunu
Olura olmaza açma sırrını
Sevdiğim bu edna fakir kulunu
Unutma derdinden öldüğü zaman

Bülbül-ü Şuara Hep Zârı Bizden Öğrenir

Bülbül-ü şuara hep zârı bizden öğrenir
Dûdû-yu sûr-nâ gûftarı bizden öğrenir
Âşık-ı sâdık olanlar bilir kavl-u kararın
Hem ehl-i harabâd etvârı bizden öğrenir

Biz hakikat kenzinin bevvabının derbanıyız
Hem muciz ma‘rifet ehli’nin hayranıyız
Bizi hor görmeyin kim dil mülkinin sultanıyız
Bunca ârifler gelir esrarı bizden öğrenir

Dilber-i Şirin için âlemde Ferhat olmuşuz
Gerçi Mecnûnuz ama Leylâ’dan azad olmuşuz
Sûrette kemterleriz mânâda üstâz olmuşuz
Cümle aşıklar gelir dildârı bizden öğrenir

Ey Güzide bezm-gâmda gezme hod serseri
Oluben meydânı aşkta merd’olan gelsin beri
Bizdedir velhasıl mihr-i muhabbet defteri
Onca şairler gelir eş’arı bizden öğrenir

Kalma Kusuruma Aman Efendim

Medet Allah Ya Muhammed Ya Ali
Kalma kusuruma aman efendim
Pirim Hünkar Hacı Bektaşi Veli
Kalma kusuruma aman efendim

Hatice Fatıma Düldül ü Kamber
Ya Hasan Hüseyin Şibbir ü Şebber
Bi-hakkın Abidin Bakır u Ca´fer
Kalma kusuruma aman efendim

Kerem kıl İmam Musa-i Kazım
İmam Rıza budur senden niyazım
İşimiz şehve ile hatadır bizim
Kalma kusuruma aman efendim

Şah Taki ba Naki şaşırma yolum
Askeri Mehdi´ye ayandır halim
Gayret sana düştü Pir Sultan Balım
Kalma kusuruma aman efendim

Katibi´m erenler kerem kanidir
Gönül görmek çün onların şanıdır
Dediler sizleri cömert ganidir
Kalma kusuruma aman efendim

Gel Gönül Bak Şu İnsanların İşine

Gel gönül bak şu insanların işine
Şimdi el kadehde şarap istiyor
Remz-i dili fehmetmeyen cahile
Arifin ağzından cevap istiyor

Ne bilsin şekeri şap sanan dürzü
Göremez Hakk´ı kör olmuş gözü
Kulluk makamına ermeden özü
Cenab-ı Allah’tan kitap istiyor

Güya sofu olup meydana çıkar
Yanaşma yanına nefesi kokar
Tilkidir her ine burnunu sokar
Cavidan ilminden kitap istiyor

Ma’rifetin gömleğini giyemez
Canı başı Hak yoluna koyamaz
Elifi fark edip be te diyemez
Hocaya varmadan küttab istiyor

Güzide derdi çok söyletir yadı
Gördüm bu dünyayı kalmamış tadı
Kanaraya dolmuş kelp ile kedi
Tepsi donatmaya kebap istiyor

Dertliyim Derdime Dermana Geldim

Medet Allah ya Muhammed ya Ali
Dertliyim derdime dermana geldim
Bûnlardan kurtaran Bektaş Veli
Dertliyim derdime dermana geldim

Hasan Hüseyin’le arttı firkatim
Zeynel Bakır Cafer melce-i zatım
Kazım Musa Rıza kabul eyle hacetim
Dertliyim derdime dermana geldim

Taki’den Naki’den ola hidayet
Hasan Askeri yareme el kat
Muhammed Mehdi dardayım gayet
Dertliyim derdime dermana geldim

Dervişlerin girer şala abaya
Sehven hata ettim geldim tövbeye
Niyazım var Hacı Bektaş Veliye
Dertliyim derdime dermana geldim

Güzide der Mevla’m sen bak halime
Medet mürüvvet fırsat verme zalime
On iki imam yardım eyle kuluna
Dertliyim derdime dermana geldim

 

Gel Gönül Dolanıp Gezme Cihanı

Gel gönül dolanıp gezme cihanı
Sen cihan ararsan cihan sendedir
Sana nakledeyim kevn ü mekanı
Bil muhakkak kevn ü mekan sendedir

Birgün olur ecel yeter ardından
Hakkı devredersin fena yurdundan
Derde düşüp derman ara derdinden
Derde derman olan Lokman sendedir

Her köyde şehirde sultan eğlenmez
Her hanede aziz mihman eğlenmez
Her kırda bayırda insan eğlenmez
Arıt kalb evini mihman sendedir

Mürşid haktır niçin hakkı bilmedin
Men aref sırrına agah olmadın
Kondun göçtün bir murada ermedin
Bilir misin kardeş noksan sendedir

Varır bir gerçeğe aşna çıkarsın
Yok edip bu yükün yıkar bakarsın
Sular gibi her dem engin akarsın
Karışın katire umman sendedir

Özünü bilirsen gevher kanisin
Özünü bilmezsen bil ki fanisin
Şimdi bu mülkün sen Süleymanısın
Bunca hüküm bunca ferman sendedir

Güzide´m der birgün dünya fan´olur
Burda can verenler cenanı bulur
Kul olanlar sultan olur han olur
Baş indir kulluğa sultan sendedir

Bir Dem Kararın Yok Dağlar Başında

Bir dem kararın yok dağlar başında
Nice bir Mecnun’a dönersin gönül
Cümle halk-ı alem kendi işinde
Sen aşkın narına yanarsın gönül

Gevherini her sarrafa satamaz
Gece gündüz gamda yanıp yatamaz
Belli bir mekanda karar tutamaz
Her dem daldan dala konarsın gönül

Bülbüle işaret olsa gülünden
Ne güzel maniler söyler dilinden
Hercai bivefa yarin elinden
Zehri nuş eyleyip kanarsın gönül

Katibi bilmedim çeşm-i siyahı
Kendine yar etme zar ile ahı
Yükseklere çıkıp gahı begahı
Gün olup alçağa inersin gönül

Gel Ey Talip Benden Sana Nasihat

Gel ey talip benden sana nasihat
Evvela Hak ile yeksan olasın
Özün teslim eyle kamil mürşide
Pak eyle gönlünü insan olasın

Kin kibir ile özünü yaralama
Hoş görüyle bak kimseyi karalama
Sırrın sakla her yerde pazarlama
Karış katrelere umman bulasın

Gel talip gözünden kaldır nikabı
Yarın mahşer günü didar göresin
Bundadır farkeyle ümm-ül kitabı
Gördüğün davaya derman olasın

Hakkında buyunnuş allame-l esma
Senden zuhur etti bil cümle eşya
Kendini bil sensin nüsha-i kübra
Farkeyle özünü rindan olasın

Karışma bulanık akan sulara
Bed haline zebun olan kullara
Ömrünce hizmet et ehl-i dillere
Gönül hanesine mihman olasın

Talip benlik ile gelme meydane
Hak emrine uygun fiili rindane
Sakın uymuyasın aklı noksane
Yolunu takip et necat bulasın

Ne Yol´a talibsin ne Hakk´a kulsun
Sen Yol´u bilmezsen Yol seni bulsun
Sırr-ı men arefden haberin olsun
Davana hüccet-ül bürhan olasın

Otuz iki harfin hesabın görde
Dördü baki kalsın yedisi sırda
On yedi harfin aslına er de
Farkeyle gerçeği insan olasın

Yirmi sekiz kelime üçü de hece
On dördü gündüzdür on dördü gece
Lam elifdir cümle burçlardan yüce
Yerde gökte arş-ı Rahman olasın

Harfin manasında Hallak-ı alem
Rıza yı Hakkı gözet olagör ebsem
Habibidir Adem Aleyhisselam
Zebur, Tevrat, İncil, Kur’an olasın

Güzide der Hakk’a olmuşum bende
Farkeyle noktayı ba ile nun da
Bu kevn-i mekanın temeli sende
Böylece gözde-i Süphan olasın

Her Dem Şükür Olsun Gani Sübhan´a

Her dem şükür olsun Gani Sübhan´a
Kula Hak´tan olur ihsan dediler
Derdimin dermanın sordum bir cana
Derdinden bulursun derman dediler

Kulak verme yalancının virdine
Er olanlar çıkmaz çaşıt yurduna
Olurun olmazın düşme ardına
Seni siga çeker şeytan dediler

Kamile mürşide yetir özünü
Çiğ lokma yemezler pişir özünü
İrfan eşiğinde hak et yüzünü
İrfanda bilinir arifan dediler

Mezhebim Ca´fer´dir güruhum naci
Ta ezelden ervahtan olmuşum hacı
Ademde tükenir alemin ucu
Bu ilmi anlamaz her can dediler

Benim pirim Hacı Bektaş Veli
Şükür dergahına yetirdim eli
Ta ezelden ervahtan kurdu bu yolu
Dört kapı on iki erkan dediler

Güzide´m der seçtim aktan karayı
Her hekime açmam derman yarayı
Lokman olan eder derde çareyi
Şimdi Sertabib´e Lokman dediler

Böyle Bir Acayip Zamana Düştük

Bizim amelimiz bizim fiilimiz
Böyle bir acayip zamana düştük
Gitti bir nevcivan soldu gülümüz
Böyle bir acayip zamana düştük

Kaderimiz kara yok behnanımız
Ah edip ağlıyor kaşı karamız
Gittikçe artıyor derdi belamız
Böyle bir acayip zamana düştük

Birbirin incitir tutarlar kini
Sahih değil onların imanı dini
Mücevhere denk ettiler dikeni
Böyle bir acayip zamana düştük

Nasıl oldu şu dünyanın kaderi
Adet edindiler hainlikleri
At yerine bağladılar merkebi
Böyle bir acayip zamana düştük

Çakal tilki şimdi kurt oluyorlar
Necaset kargasiyla av avlıyorlar
Arslanı tilkiye boğduruyorlar
Böyle bir acayip zamana düştük

Kutnu kumaş ipek bütün hiç oldu
Altın gümüş para etmez tunç oldu
Devir döndü bir çoklan piç oldu
Böyle bir acayip zamana düştük

Güzide der sırlar şimdi faş oldu
Geçti gönül baharımız kış oldu
Şimdiki gönüller kara taş oldu
Böyle bir acayip zamana düştük

Sözünü Tutmasın Var Selam Söyle

Ab-ı hasım melek yüzlü sultanım
Bizi terk etmesin var selam söyle
Rakipler serinin o bi-vefanın
Sözünü tutmasın var selam söyle

Ol asıl-zademe sözü merdime
Dualar edip de katıp virdime
Sabredemez iken eski derdime
Yeni dert katmasın var selam söyle

Selam verip selamını alırken
Uğruna serimi feda kılarken
Gevherin kadrini naçiz bilirken
Bilmiyor sanmasın var selamm söyle

Lutf u kerem edip söylesin sana
Geçtiler mi yoksa bendesin ona
Yanından geçerken hışm ile bana
Kaşların çatmasın var selam söyle

Güzide metheder uzak ve yakın
Hilaf anlamasın sözümü sakın
Aramızda olan tuz ekmek hakkın
Yabana atmasın var selam söyle

Bir Kulun Hak İçün Yoksa Vuslatı

Bir kulun Hak içün yoksa vuslatı
Mevlam ol kuluna inayet etmez
Değildir ol Muhammed´in ümmeti
Yarın mahşer günü şefaat etmez

Hakk´ın bulmak ister ala da kör de
Hayırdan el çekmiş hem gözü serde
Muhammed Ali´ye tapayım derde
Terk edip bed huyun feragat etmez

Hod-perest edinmiş kaftan zıbayı
Bir pula almaz taç hırka abayı
Nefs askerin çekmiş yıkar Ka´be yi
Asla bir taş koyup imaret etmez

Kendi aklen Muhammed´in ümmeti
Beğenmez tamuyu ister cenneti
Terk etmiş bilmez farzı sünneti
Hakkın buyruğuna itaat etmez

Katibi´m der elin çıkarmaz kandan
Ümit tutmuş nasib ister yüzünden
Nefs-i emmareden kibirden kinden
Vücudu şehrine adalet etmez

Kaynak : Hüseyin Piroğlu – Evliyalar yatağı Anadolu

Yayın : cemhaber.com

sanal ortamda antoloji.com siir wep sitesinde Güzide Ana şiirleri bulunmaktadır. antoloji.com’a cemhaber.com olarak teşekkür ediyoruz.

27.08.2022

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

52Daha fazla mesaj var Erenler Kategori
Sizin için önerilen
Isparta Veli baba Sultan Serinket-Uluğbey

Veli baba Sultan Türbesi nerede? Veli Baba Sultan Türbesi Isparta ili Senirkent ilçesinin 3 km...