Ahzap Suresi, İki Yüzlüler, Hz. Muhammed ve Kadınlar

Example HTML page

 

Ahzap Suresi Nura’a göre yorumlanmalı

Kuran; Nur ve Sır olan, merhamet ve cömertlik ile bilinen yaratıcıya göre yorumlanır. Ayetler surelerin görüşüne, surelerde Bismillahirahmanirahim’e aykırı yorumlanamaz. Nefis penceresi ile yapılan mealler hakikatten uzaktır. Ahzap suresi nefislere göre yapılan meallerin çokluğu ile üstü örtülmüştür. Bu örtüyü yine surenin bütünlüğü içinde kaldıracağız.

Bu sureyi, Kuran, Resul ve Ehlibeyt’e göre açıklayacağız. Erenler, bu sureyi yaşamlarında uyguladılar. Nefislerini ıslah edip kadınları dost ve kardeş gördüler. İstisnalar hariç tek eşli oldular. İkrar ile bağlandıkları kadınları Dünya ve ahiret kardeşi kabul etiler. Hakkın tecellisinin Erkek ve kadınlar için aynı olduğunu bildiler

Bu sure Hendek savaşında tebliğ olundu. Ahzap suresi; Mekke’den Medine’ye hicretten sonra bir arada yaşayan erkek ve kadınlarla ilgili olduğu gibi Uhud savaşından sonra açığa çıkan ve Hendek savaşında zirveye ulaşan münafıklık yapan erkek ve kadınlarla ilgilidir.

Medine’de Kadınlar ve erkekler birlikte yaşamak zorunda kaldılar. Hz. Muhammed’in mescidinde kadınlar ve erkeler birlikte yaşar, hizmet eder ve uyuma zamanında ise ayrı arı yerlerde uyurdu. Özellikle mescide bitişik barakalarda kadınlar için ayrı yer bulunurdu.

Kadınları köle olarak görenler, kadınların erkekler ile birlikte eşit bireyler olmasını engellemek ve güzel ahlakın yayılmasını önlemek için kadınlar konusunda Resule iftiralar attılar. Bu iftiralardan Resulün yanında olanlar da etkilendiler ve resule itiraz edenler çıktı.

Arap cahiliye dönemi; kadınların cariye adı altında köle yapıldığını, kadınların cinsellikleri üzerinden değerlendirildikleri, zinanın serbest olduğunu ve zinadan doğan kız çocukların diri diri gömüldükleri bir dönemdi. Kadını şeytanlaştıran bu anlayışa göre mealler yaptılar, İslam’ın üstünü örtüp kadıları koruyan, mescidine alan güzel ahlak sahibi nur olan Muhammed Mustafa’ya iftiralar atılar. Ahzap suresinin tamamı öncelikle bu konular olmak üzere Uhud savaşı yenilgisi ile başlayan ve Hendek savaşı ile zirveye çıkan ikiyüzlülük yapan yanındaki ve Medine’deki kişilere Yüce Tanrı’nın cevabıdır.

Bu cevapta Kadın ve erkeklerin ahlak üzerine oldukları, Resul’ün kadınları mescide ve yoluna almasının Allah’a yakınlaştırmak, hikmeti öğretmek, kötülükten uzak tutmak olduğu ve kadınlar ile erkeklerin sınırları belli olan rızalık ile bir arada yaşamaları gerektiğidir.

Ahzap Suresinin nasihati:

Ey hakikat yolcusu; Yüce Tanrı’nın yolu kıldan ince kılıçtan keskindir. Bu yola girmek isteyen Dünya hevesinden vazgeçmelidir. Hem Dünya, hem maneviyat bir gönülde durmaz. Allah’a varmak isteyen Dünya’ya sırt dönsün, kötülüklerden kurtulup bir Resule ikrar versin. Resullerin elinin üzerinde Yüce Tanrı’nın eli vardır. Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed olmak üzere resuller Allah’a biat vermiştir. Nurun yolunda, inkarcılar ve nefsin ile savaşa giriştiğinde ikrarını hatırla. Resulün eteğinden tutup onu takip eden sonsuzluk yurduna ulaşır, Yüce Tanrı’ya varır. Yüce Tanrı sadece iyilik diler. Ölmekten korkma ölüm eninde sonunda her nefis için var. Yolun zorluklarına sabır gösterip, erkek ve kadınlar ile rızalık üzerine yürüyüp dost ol. Onlar dünya ve ahiret kardeşlerimizdir. Eş ve çocukların haklarını gözetmek şartı ile müminler yol kardeşi ve birbirlerinin velisidir. Kadınlar ve erkekler, nefislerini dikkate alarak saygı ve edep ile dost olmalı ve birbirlerini korumalı. Resulün dostları da müminlerin büyüğü ve dostudur. Yolu sadece doğruluk üzerine olan ve aşk atına binen hizmet ehli aşabilir. Yolda yürürken nefsinin münafıklığından ve çevrendeki münafıklardan uzak dur. Ne kadar bela karşımıza çıkarsa çıksın sabırsızlığa ve ümitsizliğe kapılma. Bu savaşın sonunda ikrarında duranlar için büyük bir ödül var. İkrarında durmayanlar için ise büyük azap var. İşte bu Ahzap suresi iyi bir örnek ve nasihattir.

Ahzap Suresi

Ey Peygamber! Allah’tan bildirdiklerimize uymamaktan kork ve küfre batmışlarla münafıklara(iman ve sözünden dönen ikiyüzlülere) boyun eğme!..Ahzap -1

 “Rabbinden sana vahyedilene (münafıklarla ilgili) uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır. Ahzap-2

Münafıklara karşı Allah’a dayanıp güven! Vekil olarak Allah yeter. Ahzap -3

“Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız (Annem, bacım olsun diye ikrar verdiğiniz manevi) eşlerinizi sizin (dünyevi) anneniz yapmamıştır, (İslam Yolu) evlatlıklarınızı da sizin (Dünyevi) oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar. Ahzap -4

Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz (eşitiniz) ve dostlarınızdır… Ahzap-5

O Resul, müminlere öz benliklerinden daha dost, daha yakındır. Onun yol eşleri (ikrarlı kadınları) de o manevi müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah’ın Kitabı’nda, birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden soy bakımından daha yakındırlar. Ancak yakın dostlarınız (musahip olduğunuz dünya ve ahiret kardeşleriniz)  için örfe uygun (Yakın akrabanın haklarını koruyarak) bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap’ta satırlara geçirilmiştir. Ahzap-6

Biz, peygamberlerden mîsaklarını almıştık. Senden de mîsak aldık. Nûh’tan, İbrahim’den, Mûsa’dan, Meryem oğlu İsa’dan, bunların hepsinden kuvvetli bir sözleşmeyle mîsak aldık; Ahzap-7

Allah, ruhlar aleminde tüm nebilerden ve kullarından misak (Söz, Ahit-Biat-İkrar) almış, bu misak’ı dünya yaşamında tekrarlamıştır. Allah ve Resulü’de inananlardan Akabe biatı, muhacir ensar biatı, kadınların biatı gibi birçok biat almıştır. Son biatı ise Gadir Hum biatıdır. Bu ayette Allah münafık ve Müslümanlara tekrar verdikleri biatı hatırlatmıştır.

Hz. Muhammed’e Biat-ikrar günümüzde Ehlibeyt ocaklarında ve bazı tarikatlarda hala devam etmektedir. Eşler yani karı-kocalar birbirlerinden rızalık alıp Ehlibeyt ocakları veya tekelerine gelir ve yol ulularına ikrar verip, biat ederek Hak yoluna girerler. Bu bir cem veya erkan ibadeti ile yapılır. Bazı çiftler ise bu ikrar ibadetinde kurban veya lokma ile gelir ve erenlerin huzurunda ikrar verirler. Bu ikrar “Öl ikrar verme, Öl ikrarından dönme. Gelenin malı, dönenin canı” sözü veya misakı ile tamamlanır.  İkrar verenler; Ya Muhammed bundan sonra canımız, malımız, ruhumuz ile senin yolundayız. Ölürüz yine de senin yolundan ayrı düşmeyiz” deyip Allah ve Resulünü bağlandılar. İkrar-biat yolunu lekeleyenler bu dünya da ahiret (sonsuz) yurdunda da yüzü kara akıbeti ise berbattır.

İkrar-biat aynı zamanda yol evliliği, yani tarikat evliliğini ifade eden manevi birlikteliğidir. Yola girenler birbirlerinin kardeşi ve velisidir. Cem ve erkan ibadetinde karı koça birbirlerine karım veya kocam diye hitap edemez. . Karı kocalar bu ibadette, mescide, cem evinde geldiklerinde yani İslam yolunda birbirlerine bacı kardeş diye hitap ederler.

Ki Allah, özüyle sözü bir olanlardan doğruluklarını sorsun. Küfre batmışlara(ikrarında-sözünde durmayanlar) ise korkunç bir azap hazırlamıştır. Ahzap -8

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular(Hendek savaşında) gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. Ahzap -9

Hani, onlar, üst yanınızdan, alt tarafınızdan size saldırmıştı da gözler kaymış, yürekler gırtlaklara ulaşmıştı. Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz. Ahzap -10

Ahzap suresi; Uhud savaşından sonra açığa çıkan ve Hendek savaşı ile zirveye ulaşan imanları sarsılan ve Allah ve Resulü hakkında türlü türlü zanlarda bulunan münafıkların halleri açıkça anlatılmaktadır.

İşte orada müminler belaya uğratılarak imtihan edilmişler ve şiddetli bir zelzeleyle sarsılmışlardı. Ahzap -11

Uhud ve Hendek savunma savaşı

Uhud savaşında, okçuları Hz. Muhammed’i dinlemeyerek yerleştikleri Uhut dağının karşısındaki Ayneyn tepesinden savaşı kazandık diye ayrılmış ve müşrikler okçuların terk ettiği yerden gelip arkadan Müslümanlara saldırarak yenilgiye sebep olmuşlardır. Bu savaşta Hz. Muhammed ölümden dönmüş, amcası Hamza şehit olmuş ve Müslümanlar Hz. Muhammed’e uymadıkları için hüsrana uğramışlardır.

Hendek savaşında ise Müşrikler Yahudi’leri de yanlarına alarak daha güçlü bir ordu ile saldırmışlardır. Uhud savaşındaki deneyimler nedeni ile Hz. Muhammed Medine çevresine giriş yolları üzerine  hendekler kazdırarak savunma yapmıştır.

Hendek savaşının başlarında Müslümanlar yine hüsran uğramış, bazıları ise resule karşı gelmiş, bazıları savaştan kaçmış, bazıları da münafıklık-ikiyüzlülük yapmışlardır. Mekkeliler Resul’e bağlılıklarında imtihan edilmişlerdir. Mekkeliler ve resulün taraftarlarının bazıları imtihanı vermiş bazıları da münafıklık yapmıştır.

 (Uhud yenilgisi sonrasında Hendek savaşında) Münafıklarla, kalplerinde maraz olanlar şöyle diyorlardı: “Allah ve resulü bize, bir aldanıştan başka bir şey vaat etmemiş.” Ahzap -12

Hani, onlardan bir grup şöyle demişti: “Ey Yesrib(Medine) halkı, duracak yeriniz yok, hemen geri dönün!” İçlerinden bir grup da Peygamber’den izin istiyor: “İnan olsun, evlerimiz kaygı duyulacak durumda.” diyorlardı.” Oysaki evleri kaygı duyulacak durumda değildi; sadece kaçmak istiyorlardı. Ahzap -13

Eğer Medine’nin her yanından üzerlerine gelinseydi de onların kent içinde fitne çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi. Ahzap -14

Yemin olsun ki, onlar daha önce, geri dönüp kaçmayacaklarına ilişkin Allah’a söz(ikrar) vermişlerdi. Ve Allah’a verilen söz sorumluluk gerektirirdi. Ahzap -15

Yüce Tanrı müşriklere söz-ikrar-biatını hatırlatmakta ve bu ikrarın günümüzde tarikatlarda ve Ehlibeyt ocaklarında uygulanan “öl ikrar verme, öl ikrarından dönme” “Gelenin malı, dönenin canı” sözünü hatırlatmaktadır.

De ki: “Eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size hiçbir yarar sağlamaz. Böyle bir durumda sadece azıcık/az bir süre nimetlendirilirsiniz.” Ahzap -16

De ki: “Allah size bir kötülük murat eder yahut bir rahmet dilerse, Allah’la aranıza kim girebilir?” Onlar kendileri için, Allah’tan başka ne bir dost bulabilirler ne de bir yardımcı. Ahzap -17 (Allah asla kötülük istemez, iyilik ister)

“Allah, içinizden(Resule ikrar verenlerin içinden) hem tembellik edip hem de başkalarını geri bırakanları ve kardeşlerine, “Hadi bize gelin!” diyenleri biliyor. Zaten onlar savaşa/zora çok az gelirler.” Ahzap -18

Size karşı cimrilik/kıskançlık ederler. Korku geldiğinde onları sana bakar halde görürsün. Korku gittiğinde ise hayra karşı kıskançlık yüzünden sizi keskin dillerle yaralarlar. Ölümden üzerine baygınlık çökmüş biri gibidirler. Bunlar iman(sadece dil ile söylemiş gönülleri ile inkar etmişlerdir) etmemişlerdir. Bu yüzden de Allah, amellerini boşa çıkarmıştır. Bunu yapmak Allah için çok kolaydır. Ahzap -19

Düşman hiziplerin gitmediğini sanıyorlar. Düşman hizipler gelecek olsalar, bunlar isterler ki, Bedevî Araplar içinde bulunsunlar da sizinle ilgili haberleri sorsunlar. Şayet içinizde bulunsalardı, pek azı müstesna, savaşmayacaklardı. Ahzap -20

Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah’ı çok ananlara güzel bir örnek vardır. Ahzap 21

Müminler(İkrarına uyanlar), düşman hizipleri gördüklerinde şöyle demişlerdir: “Allah’ın ve resulünün bize vaat ettiği işte budur. Ve Allah da resulü de doğru sözlüdür.” Bu onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı. Ahzap -22

İnananlardan öyle erler vardır ki, Allah’a verdikleri sözde(ikrarda) sadakatle dururlar. Onlardan bazısı adadığını yerine getirdi, bazısı da bekliyor. Sözlerini asla değişmediler. Ahzap -23

Çünkü Allah, doğru sözlülere(ikrarına uyanlara) doğruluklarının karşılığını verecek. İkiyüzlülere de dilerse azap edecek. Belki de onlara tövbe nasip edecek. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Ahzap -24

Allah, küfre sapanları öfkeleriyle yüz geri etti; hiçbir hayra ulaşamadılar. Allah, çarpışma sırasında müminler için yeterli oldu. Allah Kavî’dir, Azîz’dir. Ahzap -25

Allah, Ehlikitap’tan onlara(Müşriklere) arka çıkanları, kulelerinden/kalelerinden indirdi, kalplerine korku saldı: Bir grubunu öldürüyordunuz, bir grubunu da esir ediyordunuz. Ahzap -26

Sizi (Mekke’den hicret edenleri) onların (Medine’li ensarın-esnafın) yerlerine-yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir toprağa (Sonsuzluk yurduna) mirasçı kıldı. Allah’ın her şeye gücü yeter. Ahzap -27

Ey Resul, yolunda olanlara (ahit-ikrar-biat-söz verip yola girenlere) şöyle söyle: “Eğer şu iğreti dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, haydi gelin size Hak yolundan ayrılma bedellerinizi(o ana kadar hak yolunda yaptığınızın karşılığını) vereyim de sizi güzellikle serbest bırakayım.” Ahzap -28

“Yok eğer Allah’ı, resulünü ve âhiret(sonsuzluk-gönül yurdu) yurdunu istiyorsanız bilin ki, Allah sizin güzel düşünüp güzel hareket edenlerinize büyük bir ödül hazırlamıştır. Ahzap -29

Allah ve resulü, müminlerin ikrarına karşılık Allah’a ulaşmayı, resulü dost olmayı, sonsuzluk yurdu olan gönül şehrine girmeyi vaat etmektedir. Resul; inananlara dünyevi istekler vaat etmemiştir. Mal. Mülk. Makam, dünyevi evlilik ve çocuk vaat etmemiştir.

Ey nebi kadınları(ikrar verip resulün mescidine giren kadınlar)! Sizden kim açık/kanıtlanmış bir edepsizlik yaparsa, kendisi için azap iki katına çıkarılır. Ve bu, Allah için çok kolaydır. Ahzap -30

İkrar veren kadınların bazıları resule karşı edepsizlik yapmış ve Yüce Tanrı’nın bu davranışları yapanları uyarmıştır. Ehlibeyt’ten nakledilen bilgilere göre bazı kadınlar resulden karı-koca olma taleplerinde bulunmuş, resul ise bu istekleri ret etmiştir. Resulün kadılarla birlikteliği Allah ve yolu içindir, dünyevi karı-koca ilişkisi değildir.

Sizden kim, Allah’a ve resulüne itaat eder, (ikrarına bağlı resule uyarsa) iyilik yaparsa, ona da ücretini iki kat olarak veririz. Kendisi için bol ve bereketli bir rızık da hazırlamışızdır. Ahzap -31

Ey nebi kadınları!(İkrarlı kadınlar) Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer korunup takvaya sarılıyorsanız sözü kırıtarak söylemeyin ki, kalbinde maraz bulunan biri ümide kapılmasın. Örfe uygun söz söyleyin. Ahzap -32

Allah yine Resul’ün yoluna ve mescidine(ilim şehrine) aldığı kadınlara, dünyevi istekleri olan kadınlar gibi olmamalarını, nefislerinden korunup güzel işler yapmalarını, resulden dünyevi taleplerde bulunmalarını, gönüllerindeki dünyevi isteklerde bulunanları ümide teşvik etmemelerini söylemekte ve bu kadınlara İslam örfüne yani Allah ve Resul yolunda çalışacaklarına dair ikrarlarını hatırlatmaktadır.

Resul kadınları; Resul yoldaşları, Resul dostları, resul kadınları, resul talipleri, resul eşleri olarak birçok isimle tarif edilmiş olup resule ikrar veren kadınlardır. Büyük savaşı kazanıp nefsini ıslah eden, Eline, beline, diline sahip ve Emin kişi olan Muhammed Mustafa’ya, inanmış kadınlar emanet edilmiştir. O iki cihan nuru ise kadınlara yaşamında, yolunda ve dergahında yer vererek emanete sahip çıkmış ve kadınların ezilmesine, sömürülmesine, istismar edilmesine engel olarak Yüce Tanrı’ya ulaşmanın yolunu açmıştır. Kadın Yüce Tanrı’nın yolunda erkeğe eş yani erkeğin eşitidir. Erkeğin eşiti, erkeğin eşi ifadesi İslam yolunda manevi bir tabir iken İslam’dan uzak olanlar için ise dünyevi bir tabir olarak anlaşılmış ve kullanılmıştır. Resul; kadının, erkeğin eşi, çifti, eşiti olduğunu, İslam yoluna aldığı kadınları kendi gibi eşit bireyler olarak Allah’ın huzurunda ikrar ile yoluna ve dergahına alarak göstermiştir. Bunu yaparken de çok üzülmüş, itiraz edilmiş, iftiraya ve suçlamaya uğramıştır. Resulün tek dünyevi ve ahiret eşi Hz.Haticetül Kübra iken nefsine uyan münafık ve müşrikler diğer ikrarlı kadınları da Resulün dünyevi eşler statüsüne sokarak resulü ve İslam’ı karalama yolunu seçmişlerdir.

Evlerinizde de vakarlı oturun. İlk cahiliye teşhirciliği gibi kendinizi teşhir etmeyin. Namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin. Allah sizden kiri/lekeyi gidermek istiyor ey Ehlibeyt, sizi tam bir biçimde temizlemek istiyor. Ahzap -33

Yine bu ayette ilgili kadınlara cahiliye döneminde bazı kadınların açıkça yaptığı edepsizliklerden uzak durmaları gerektiğini, Allah ve Resulüne itaat edip İslam yolunda temizlenmeyi ve dünya isteklerinden uzaklaşmayı önermektedir.

Arap cahiliye döneminde zina açıkça yapılan bir uygulama idi. Zina yapan kadınlar doğan çocuklarının babası olarak kimi işaret ediyorsa o çocuk o kişinin babası olarak kabul ediliyordu. Zinadan doğan bu çocukların ise diri diri gömüldüğü olurdu. O dönem Kadının şeytanlaştırıldığı, sadece cinsellikleri ile bakıldığı karanlık bir dönemdi. Hz. Muhammed yaşamında kadınlara erkekler ile birlikte yer verdi. Kadın ve erkek köleliğine karşı başlattığı her kulun yüce Tanrı’nın nurundan oldukları ve güzel ahlaklı olurlarsa Allah’a varacaklarını, resule dost olacaklarını yaşamında uyguladı. Bu durum kadını yok sayan müşrikler içinde itiraz konusu oluyordu. Ayrıca Medine’de geleneklere göre hareket edenler de kadınların böyle itibar görmesini ve yaşamda ön safta özgür bireyler olmasını istemiyordu. Müşrikler, kadınların bu uyanışının kendi aileleri içinde ve yönettikleri toplum içinde yayılmasını istemiyorlardı.

Evlerinizde Allah’ın ayetlerinden ve hikmetten okunanları hatırlayın. Kuşkusuz, Allah Latîf’tir, Habîr’dir.. Ahzap Ahzap -34

Resul kendi evi olmak üzere bazı evlerde akşamları toplanılırdı. Kadın ve erkekler bir arada nlara ayetleri ve hikmetlerini anlatır ve uygulamalarını gösterirdi. Resulüm kadın ve erkelerle bir arada olmasının konuları bunlardır. Hz. Muhammed’e kadın düşkünü diye iftira atanların iftiraları hep cinsellik üzerindendi. Oysa nefsini yenip Nur olan Muhammed Mustafa, kadın ve erkeklere İslam yolunu, Hikmet manasını anlatarak kurtuluşa erdirmek, Allah’a yakınlaştırmaktan ibaretti. Hira mağarasındaki nefis ile savaşını yendikten sonra İslam’ı tebliğ etmeye başladığı andan itibaren kişisel bir amacı olmamıştır. Yaşamı, canı, malı kamuya ait olmuştur. Ömrünü Allah ve yolu uğruna feda etmiştir.

Mekke’den Medine’ye göç sonrası kurulan mescitte kadınlar ve erkekler bir aradadır. Hizmetler, eğitimler, toplantılar hep kadın ve erkek iç içedir. Bu kadın ve erkeklerin zorunlu yaşamında sınırlar, kurallar konulmuştur. İftira ve ikiyüzlülükler de ortaya çıkmıştır. Resulüm yoluna ve mesçitine aldığı ikrarlı kadınlar mescidin yanında bulunan barakalarda kalmıştır. Gündüz ise birlikte yaşam devam etmiştir.

Allah şu kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler, Allah’ı çok anan kadınlar. Ahzap -35 ayetinde on Erkek ve Kadın birlikte geçmektedir. Temizlenen, güzel ahlakı sürdüren Erkek ve Kadınların eşit oldukları ve büyük bir ödül ile ödüllendirileceği bildirilmektedir.

Allah ve resulü bir işte hüküm verdiklerinde, inanmış bir erkekle inanmış bir kadının, işlerini kendi isteklerine göre belirleme hakları yoktur. Allah’a ve resulüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir. Ahzap -36 Söz-İkrar-biat Allah ve Resulüne bağlı olup, resule tabi olmak ile mümkündür. İkrar vermeyenler için böyle bir zorunluluk yoktur.

Hani sen Allah’ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye “Eşini yanında tut, kalbinde maraz bulunan kadınlardan uzak tut, diyordun, Allah’ın sana açıkladığı ve senin de açıklaman gereken; münafıklarla ilgili ayetleri içinde saklıyordun; iftira eden ikiyüzlülerden çekiniyordun. Oysaki Allah’tan uzaklaşmaya kork! ve küfre batmışlarla münafıklara boyun eğme. Zeyd o kadının rızalığını alıp, eşinin itirazını yerine getirince onu Zeyd gibi Allah’a âhiret yurduna ulaşması için sana aşk ile misakını aldık ki yol evlatlıklarına örnek olsun. Resulün yolu olan Rızalık, müminlerin evlenmesini ve birlikte yaşamını kolaylasın ve müminleri korusun. Böylece çirkin haberler yapanların güçleri olmasın. Zaten o kişi, Allah’ın Eşini yanında tut emri yerine getirilmiştir. Ahzap -37

AHZAP 37 GENİŞLETİLMİŞ AÇIKLAMASI İÇİN

Allah’ın kendisine farz kıldığı şeyde(güzel ahlakta) nebiye hiçbir vebal yoktur.(Vebale sokacak bir uygulama Allah istemez ve Resul vebale gireceği bir iş yapmadı )Daha önce gelip geçmişlerde(Nebi ve Resulere) de Allah’ın yolu-yöntemi buydu. Allah’ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür.Ahzap-38

Onlar ki Allah’ın mesajlarını(Allah’ın emirlerine önce Resuller uyar) tebliğ edip O’ndan korkarlar, Allah’tan gayrı hiç kimseden korkmazlar. Hesap sorucu olarak Allah yeter. Ahzap-39

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; O, Allah’ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi gereğince biliyor. Ahzap-40

Resul’ün Hz. Hatice dışında bir çocuğu yoktur. Zeyd gibi evlatlıkları onun dünyevi evladı değil yol evladı ve dostudur. Demek ki Zeyd konusunda da resule iftira atılmış ki Yüce Tanrı bu ayet ile iftiralara cevap vermektedir.

Ey iman edenler! Allah’ı çok anın! Ahzap-41 Allah’a yaraşır işler yapın, salih amel işleyin.

O’nu sabah-akşam tespih edin! Ahzap-42 Salih amelinizi gündüz ve gece de yerine getirin.

O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir Ahzap-43

Kendisine kavuştukları gün onların esenlik dilekleri şöyledir: “Selam!” O, onlar için(ikrarına uyanlar için) seçkin ve bereketli bir ödül hazırlamıştır.Ahzap-44

Ey Nebi! Hiç kuşkusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ahzap-45

Ve Allah’ın izniyle bir davetçi, ışık saçan(Nuru saçan) bir kandil olarak… Ahzap-46 Resul nefsini yenmiş, şerden kurtulmuş, “Be” nuruna kavuşmuştur. Resulün uygulamalarında benlik, ego, nefis yoktur. Hz. Muhammed nurdur. Tüm iftiralardan uzaktır. Özellikle kadınlar konusundaki iftiralardan uzaktır.

Ve muştula inananlara: Kendilerine Allah’tan büyük bir lütuf vardır. Ahzap-47 Nur oluşu ile büyük lütuf Hz. Muhammed ile insanlara verilmiştir. Hz. Muhammed’e uyanlar büyük lütuf ile müjdelenmiştir.

İnkârcılara, ikiyüzlülere(Söz verip arkandan dönenlere) itaat etme(dinleme), onların ezalarına aldırma; Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. Ahzap-48

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da kendilerini, onlara dokunmadan boşarsanız, sizin belirleyeceğiniz bir iddet(Üç ay hali zamanı) boyunca onları bekletme hakkınız yoktur. O halde, böyle durumlarda onları nimetlendirin ve kendilerini güzelce serbest bırakın.Ahzap-49

Kadınlara dokunmadan,karı koça münasebeti yaşamadan nikahlamak mümkün olduğunu Yüce Tanrı’nın lütfu ile görebiliyoruz. Hz. Muhammed ikrar ile dergahına aldığı kadınlar ile dünyevi bir evliliği yoktur. Onlardan çocuğunun olmaması en büyük delildir. Resul daha sonra bu kadınlar ile yollarını rızalık ile ayırmıştır. Ahzap suresinde birçok ayette buna benzer bilgiler verilmektedir. Resule kadınlar konusunda yapılan ithamlar evliliklerin cinsellik içerdiği tezi üzerinden yapılmıştır. Nefsi ile bakanlar nefislerine göre yorum yapmış, nefsini yenen erenler ise nuru görmüş ve imanlarını asla sarsmamışlardır. Nine Resul Medine’de yaşama gözlerini yumduğu zaman bu kadınlardan hiç biri yanında yoktur.

Ey Nebi! Biz şu kadınları kötülüklerden koruyup seninle helale (iyiliğe) yönelttik. Mehirlerini(haklarını) verip koruduğun kadınlar, savaşta kimsesiz kalıp senin yanında olanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenleri de. Nefsini senin yoluna ve nuruna hibe eden senin ikrarını kabul ettiğin mümin bir kadını da senin hikmetine verdik öteki müminlere değil. Onlara, eşleri ve hicret edenler hakkında neler farz(rızalık) kıldığımızı biz zaten bildirmiştik. Bu kurallar ile sana bir zorluk, iftira ulaşmasın diyedir. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.. Ahzap-50

AHZAP 50 GENİŞLETİLMİŞ AÇIKLAMASI İÇİN

Bu surede Yüce Tanrı, kadınlar konusunda, Resulün haramdan uzak durup, helal iş yaptığını, dost doğru olduğunu, emin kişi olduğunu bildirmiştir. Resule yaptığı bu fedakarlık ve uğradığı zorluklar için üzülmemesi gerektiğini, korumasına ve yoluna aldığı ikrarlı kadınları koruma ve İslam’ı öğretme emrinin Yüce Tanrı’ın emrine ve yoluna uygun olduğunu bildirmektedir. Ayrıca diğer müminlerin Allah’ın farzına yani güzel ahlak ve rızalık kurallarına uygun, kadınlara davranmaları bildirilmiştir.

Artık sana Zorluk olmasın diye helale ulaştırdığın kadınlardan dilediğini serbest bırakırsın, dilediğini yoluna alırsın. Bir süre için uzaklaştığın sözünde durmayan kadınları, hallerine göre istersen yoluna almanda bir sakınca yoktur. Bunu yaparken ikrarına uygun olarak onların rızalığını alıp gönüllerinin razı olmasını sağlaman ve karanlıktan uzaklaştırıp yollarını aydınlatman ve haram karşısında tasalanmamalarını sağlaman daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir. Allah Alîm’dir, Halîm’dir.. Azhap-51 AHZAP 51 GENİŞLETİLMİŞ AÇIKLAMASI İÇİN

Mevcut kadınların rızalığını alman sonrasında, artık başka kadınları ikrarına alma. Yenileri güzel ahlaklı kadınlar olsa da helal olmaz, alman halinde münafıklık artar. Önceden elini tutup biat edenler müstesna. Allah her şeyin üzerinde bir Rakîb’dir, her şeyi gözetlemektedir. Azhap-52

En fazlada sahip çıktığı kadınların dünyevi istekleri resulü üzmüş ve sonunda Müslümanlar güçlenip kadınlar güvence altına alınıp Medine’den Mekke’ye dönünceye kadar tamamını yanı serbest bırakmıştır. Resulün son zamanlarında ise hiçbir kadın yanında kalmamıştır.

Ey iman edenler! Size bir yemek(Hikmetli sözler-Ahzap34) için izin verilmedikçe Peygamber’in evlerine girmeyin. Vaktini bekleyip durmaksızın çağrıldığınızda girin, ancak yemeği(hikmetten verilenleri alın-Ahzap-34) yiyince hemen dağılın. Söze dalıp lafı koyulaştırmayın. Çünkü böyle davranmanız Resul’ü rahatsız eder. Fakat o size bir şey söylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten çekinmez. Nebi’nin huzurunda kadınlardan bir şey istediğinizde, onlardan perde(saygı ve mesafeli ve izin ölçüsünde davranarak) arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Kendisi ve mesddindeki  kadınlar ile sınırları aşan yakınlaşmanız, Allah’ın resulüne müşrikler ve münafıkların iftiraları nedeni ile rahatsızlık vereceğinden size helal kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir vebaldir Ahzap-53

Siz birşeyi açıklasanız da gizleseniz(ikiyüzlülük yapsanız) de Allah bunların tümünü bilmektedir. Ahzap-54

Peygamber’in mescidindeki kadınlara; babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetindeki kadınlar ve anlaşmalarıyla sahip olduklarından ötürü aralarına engelleme konulmamıştır, hiçbir günah yoktur. Allah’tan korkun, ey Peygamber kadınları! Kuşkusuz, Allah her şeye tanıklık etmektedir. Ahzap-55

Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber’e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek(yolunda olun, kendisine kötülük edenlere karşı çıkın)) olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin. Ahzap-56

Allah’ı ve resulünü incitenleri(Resulü incitmek Allah’ı incitmektir) Allah dünyada da âhirette de lanetlemiştir. Onlar için, alçaltıcı bir azap da hazırlanmıştır. Ahzap-57

Mümin erkeklerle mümin kadınları, yapmadıkları bir şeyden dolayı rahatsız edenler, bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. Ahzap -58 (Hz. Muhammed’e biat edip mescidinde ve yolunda olan erkek ve kadınlar müminlik vasıfları ve belirlenen ahlak kuralları ile birlikte yaşarlar, onlara iftira edenler günaha batarları.

Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Ahap-59 Yüce Tanrı rahatsız edilen ve iftiraya uğrayan kadınların korunması için kadınların yaşamlarında sınırlar ve ölçüler belirlemiştir. Bu kurallar iyilik ve ahlak üzerinedir.

İkiyüzlüler, kalplerinde maraz bulunanlar, şehirde(Medine) çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına son vermezlerse, seni onların üzerine gitmeye elbette teşvik edeceğiz. Bundan sonra onlar, orada senin yakınında, çok az kalabilirler. Azhap-60

Lanetlenmiş hale gelirler. Rastlandıkları(Ecelleri gelince) yerde enselenirler, öldürülür(ecelleri gelince onlara kurtuluş olmaz) de öldürülürler. Azhap-61

Bu, Allah’ın daha önce gelip geçmişlerde(Adem’den, Muhammed’e kadar) işleyen tavrı-tarzıdır. Allah’ın tavrında herhangi bir değişiklik asla bulamazsın. Ahzap-62

İnsanlar sana kıyametin(Senin uyarılarına inanmayıp, alay eder gibi Hesap günü olan Ecel zamanını soranlara) saatinden soruyorlar. De ki: “Ona ilişkin bilgi Allah katındadır.” Ne bilirsin, belki de o saat yakındır! Ahzap-63

Hiç kuşkusuz, Allah, inkârcıları(Allah’ı, Resulü ve Hikmeti inkar edenleri) lanetlemiş ve onlar için çılgın bir ateş hazırlamıştır. Ahzap-64

Uzun süre kalacaklardır onun içinde. Ne bir dost bulacaklardır ne bir yardımcı. Ahzap-65

Gün olur, yüzleri ateşin(kendi yaptıkları günah ve inkarın ateşinde) içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: “Vay başımıza! Keşke Allah’a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik.” Ahzap-66

Ve derler ki: “Rabbimiz! Biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.” Ahzap-67

“Rabbimiz, onlara iki kat azap ver; onları büyük bir lanet ile lanetle!” Ahzap-68

Ey iman edenler! Mûsa’ya eziyet edenler gibi(Hz.Muhammed’e eziyet etmeyin) olmayın! Allah, Mûsa’yı onların dediğinden(Hz.Muhammed’de iftiralardan uzak tutulmuştur) uzak tutmuştur. O, Allah katında olumlu, itibarlı bir kul idi. Ahzap-69

Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve sağlam(doğru) söz seyleyin! Ahzap-70

Ki Allah amellerinizi barışa/hayra yarayışlı kılsın, günahlarınızı affetsin. Allah’a ve O’nun resulüne itaat eden, büyük bir başarı elde etmiştir. Ahzap-71

Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim(nefsine uyduğu) ve çok cahil(kendi hakikatini bilmediği) olduğu halde onu yüklendi. Ahzap-72

Bu uyarıların açık ve kesin olması, Allah’ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, şirke sapmış erkeklerle şirke sapmış kadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Ahzap-73

Kuran Mealleri, Yaşar Nuri Öztürk, İsmail Dinçer, Gazi Özdemir ve Elmalılı  Hamdi Yazır’dan faydalanılarak hazırlanmıştır.

Kuran ve Ehlibeyt’e bağlı Erenlerin manevi öğretileri ile Ahzap suresini açıklamaya çalıştık. En doğrusunu Allah ve Resulü bilir. Eksikliğimiz ve noksanlığımız için Yüce Tanrı’nın lütfuna sığınıyoruz. Eleştiri ve hakikati söyleyen her türlü görüşü dostlarımızdan bekliyoruz..

Yüce Tanrı bizleri doğruluk üzerinde olanlardan eylesin. Resul ve velilerin ikrarından ayırmasın. Nefislerin münafıklık ve kötülüğüne karşı korusun ve bizi sonsuzluk yurduna ulaştırsın

Nihat Vural

www.cemhaber.com

14.07.2022

 

 

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6Daha fazla mesaj var Ayetler Kategori
Sizin için önerilen
Kuran el basarak yemin etme
Kuran Evrendir, Her Varlık Ayet

Kuran Evrendir, Kuran’ın hakikati yanar mı? Kainat Yüce Tanrı’nın kitabıdır. Her varlık bir ayettir. Her...