Ahzap-50 Suresi meali ve Hz.Muhammed ve Kadınlar

Ahzap-50 Suresi meali ve Hz.Muhammed ve Kadınlar

Nur olan Allah ve Resulü’ne göre yorumlanmayan, nefis ile yorumlanan surelerden biri de Ahzap-50’dir. Bu ayeti, Kuran, Resul ve Ehlibeyt’e göre açıklayacağız. Erenler, bu sureyi yaşamlarında uyguladılar. Nefislerini ıslah edip kadınları dost ve kardeş gördüler. İstisnalar hariç tek eşli oldular. İkrar ile bağlandıkları kadınları Dünya ve ahiret kardeşi kabul etiler. Hakkın tecellisinin Erkek ve kadınlar için aynı olduğunu bildiler.

Ahzap suresi Mekke’den Medine’ye hicretten sonra indi. Kadınlar ve erkekler birlikte yaşamak zorunda kaldılar. Hz. Muhammed’in mescitinde kadınlar ve erkeler birlikte yaşar, hizmet eder ve uyuma zamanında ise ayrı arı bölümlerde uyurdu. Kadınları köle olarak görenler, kadınların erkekler ile birlikte yaşamda eşit bireyler olmasını engellemek ve güzel ahlakın yayılmasını önlemek için kadınlar konusunda Resule iftiralar attılar. Bu iftiralardan Resulün yanında olanlar da etkilendiler ve resule itiraz edenler çıktı.

Arap cahiliye dönemi; kadınların cariye adı altında köle yapıldığını, kadınların cinsellikleri üzerinden değerlendirildikleri, zinanın serbest olduğunu ve zinadan doğan kız çocukların diri diri gömüldükleri bir dönemdi. Kadını şeytanlaştıran bu anlayışa göre mealler yaptılar, İslam’ın üstünü örtüp kadıları koruyan, dergahına alan güzel ahlak sahibi nur olan Muhammed Mustafa’ya iftiralar atılar. Ahzap suresinin tamamı öncelikle bu konular olmak üzere uhut savaşı yenilgisi ile başlayan ve Hendek savaşı ile zirveye çıkan ikiyüzlülük yapan yanındaki kişilere Yüce Tanrı’nın cevabıdır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber’e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu… Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.. Ahzap-50

Ali Fikri Yavuz Meali

Ey Peygamber! Biz, sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini verdiğin zevcelerini, Allah’ın ganimet olarak sana ihsan ettiklerinden mülkün olan cariyeyi ve amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları; bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, (mehir istemezse) Peygamber de onu nikâh etmek isterse… (Bütün bunlar) müminlere değil de, sana has (olarak helâl kılındı. Diğer müminlerin evlenmelerinde keyfiyet ve sayı bakımından farklar vardır). Müminlerin zevceleri ile sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız hakları, biz bilmişizdir, (bu hükümleri Nisâ suresinde açıklamıştık. Ey Rasûlüm! Sana has olan hükümler), sana hiç bir darlık olmamak içindir. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir. Ahzap-50

Elmalılı Hamdi Yazır (Orjinal) Meali

Ey o Peygamber! Biz bilhassa sana şunları halâl kıldık: mehirlerini vermiş olduğun zevcelerini, ve Allahın sana ganimet kıldıklarından milki yemînin olan câriyeyi, ve ammin kızlarından, dayın kızlarından, teyzen kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mü’mine bir kadın kendini Peygambere hibe ederse Peygamber nikâh etmek istediği takdirde onu, sâde sana, sair mü’minlere değil, onlara zevceleri ve milki yemînleri hakkında ne farz kıldığımız ma’lûmunuz, bunlar sana hiç bir darlık olmamak içindir, Allah gafûr rahîm bulunuyor. Ahzap-50

Gazi Özdemir Meali

Ey Peygamber! Mehirlerini vermiş olduğun eşler dışında, iman etmiş olduğundan dolayı ailesinden kopup sesinle birlikte göç eden ve Allah’ın sana emaneti olan kimsesiz muhtaç kadınları, amcanın kızlarını, dayının kızlarını, halanın kızlarını, teyzenin kızlarını ve tüm varlığı dahil sana gelmek isteyip senin de kabul ettiğin göç eden kadıları nikahlamanı/korumana almanı ve sahiplenmeni veya mehirsiz evlenmeni sana helal kıldık. Zaten sen güç bir duruma düşmeyesin diye daha önce biz diğer müminlere eşleri ve iman etmiş olanları nedeniyle yine göç etmek zorunda kalmış kimsesiz kadınlar hakkında üzerine düşen sorumlulukları ayrıca bildirmiştik. Şunu iyi bilin ki Allah bağışlayandır/Gafur’dur sevgi ve merhameti bol olandır/Rahim’dir.

İsmail Dinçer Meali

Ey hakikatleri bildiren! Seninle aynı yolda olmak isteyenleri sana uygun kıldık. Sana sunduğumuz hakikatlerden, onların karşılığı olanı onlara ver. Sen gücünün sahibi değilsin. Nesnelerin hakikatlerini sana bahşettik. Amcanın çocuklarından ve halanın çocuklarından ve dayının çocuklarından ve teyzenin çocuklarından; onlardan seninle beraber aynı yolda hareket edenler, müminlik yolunda işleyişi idrak etmek için gayret gösterirler. Eğer Nebi gibi hakikatleri anlamada istekli olursa, Nebi’nin isteğine uygun davranmış olurlar. Müminlerden başkası senin anlattıklarına has olarak uymaz. İlmin sahibinin Biz olduğumuzu anlamalarını onlara farz kıldık. Onlar birlik içinde olsunlar. Onlar güçlerinin sahibi değildirler, bu konuda tereddüte düşmemek için ellerini hareket ettiren güce baksınlar. Allah mağfiret edendir, tüm varlığı özünden var edendir.

Yaşar Nuri Öztürk meali üzerinden Ahzap-50 Geniş açıklaması

Ey Nebi(Hak’tan ve Hakikaten olan)! Biz sana şu hanımları(… inanmış bir kadının…Ahzap-36) helal kıldık:(… karanlıklardan aydınlığa çıkarsın…Ahzap-41diye şu kadınları haramdan uzaklaştırıp Helale yöneltmeni ve helal ile kadınlara davranmanı sağladık). Mehirlerini(ikralarını karşılıklı haklarını yerine getirdiğin islam yolunda korumana aldığın kadınları) verdiğin eşlerin, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar,(Savaşta sahipsiz kalıp Elinden tutup ikrar verenler-Akabe biyatında olduğu gibi veya dergahında seninle birlikte hizmet edenler) amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret(Mekke’den Medine’ye Allah için Resul’le göç edenler) edenler. Peygamber kendisini nikahlamak istediğinde (Evlerinizde Allah’ın ayetlerinden ve hikmetten okunanları hatırlayın…Ahzap-34 Aşk Yoluna ve hikmet dergahına ikrar ile almak istediğinde), kendisini Peygamber’e hibe eden(aşkını kabul ettiği, kendi nefsini Allah ve resul yolunda kurban edip ikrar veren ki bunlardan biri de Zeyd ve Eşi Zeynep’tir) mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana (Ve Allah’ın izniyle bir davetçi, ışık saçan(Nuru saçan) bir kandil olarak… Ahzap-46 olduğundan dolayı ) özgü olmak üzere helal (İkrarlı kadınları senin korumana alarak haramdan, Helal olarak yolunda, aşkında uygun olduğunu sağladık ve uygun kıldık) kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler (hicret edip biat edenler) hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın(bu kurallar ile sana iftira edip eziyet edenlerin zorlukları ulaşmasın) diyedir bu… Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.. Ahzap-50

Ahzap-50 Kısaltılmış açıklaması – meali son

Ey Nebi! Biz şu kadınları kötülüklerden koruyup seninle helale (iyiliğe) yönelttik. Mehirlerini(haklarını) verip koruduğun kadınlar, savaşta kimsesiz kalıp senin yanında olanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenleri de. Nefsini senin yoluna ve nuruna hibe eden senin ikrarını kabul ettiğin mümin bir kadını da senin hikmetine verdik öteki müminlere değil. Onlara, eşleri ve hicret edenler hakkında neler farz(rızalık) kıldığımızı biz zaten bildirmiştik. Bu kurallar ile sana bir zorluk, iftira ulaşmasın diyedir. Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.. Ahzap-50

Bu surede Yüce Tanrı, kadınlar konusunda, Resulün haramdan uzak durup, helal iş yaptığını, dost doğru olduğunu, emin kişi olduğunu bildirmiştir. Resule yaptığı bu fedakarlık ve uğradığı zorluklar için üzülmemesi gerektiğini, korumasına ve yoluna aldığı ikrarlı kadınları koruma ve İslam’ı öğretme emrinin Yüce Tanrı’ın emrine ve yoluna uygun olduğunu bildirmektedir. Ayrıca diğer müminlerin Allah’ın farzına yani güzel ahlak ve rızalık kurallarına uygun, kadınlara davranmaları bildirilmiştir.

Kuran mealleri : Yaşar Nuri Öztürk, Gazi Özdemir, İsmail Dinçer Elmalılı Hamdi Yazır, Ali Fikri Yavuz,

cemhaber.com

11.07.2022

Nihat Vural

 

 

 

 

 

Etiketler: , , , ,

3 Comments

  • Cemhaber dedi ki:

    Bu kadınlar Mekke’den Medine’ye göç eden kadınlardır. Bu kadınlar Mescid-i Nevebi’de erkeklerle birlikte yaşadılar. Gündüz işlerini, ibadetlerini, eğitimlerini birlikte yaptılar. akşamları ise bu kadınlar kendilerine ait barakalarda kaldılar. Bu hem müşriklerin iftiralarına hem de müminler arasında çıkan sorunlara cevap için bu ayet indi. Kadınlar Hz. Muhammed’e ikrar bağı ile bağlandılar ve Resulün sorumluluğu ile kadınlar korundular.

  • mesut dedi ki:

    İhsan Aktaş Meali Ahzab-50. Ayet.

    Ahzab-50. Ey Peygamber! Biz, mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini; anlaşmanın hak sahibi olduğu kimselerden Allah’ın sana (himayelerini) verdiği; seninle birlikte (Mekke’den Medine’ye) göç etmiş (bulunduğundan dolayı yalnız ve kimsesiz kalan) amca ve hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını ve (evlendirilmesi hususunda) kendini (koşulsuz) Peygamber’e sunan ve peygamberin de kendisini evlendirmek istediği mü’min bir kadını-ki bu (koşulsuz velayet) yalnızca sana hastır, diğer mü’minler için değildir -işte bütün bunları (bunlarla ilgili sorunları) senin için çözdük (bu yabancı şehirde onların gözetilip korunması ve onlar için barınak, yiyecek ve içecek gibi ihtiyaçlarının karşılanması hususunda görev ve sorumluluğu sana verdik.) Muhakkak ki biz hem eşleri hem de anlaşmalarının hak sahibi olduğu (himayelerinde bulunduğu) kimseler hakkında onların üzerine yüklemiş olduğumuz bütün sorumlulukları bildirmiştik ki (mesajlarımızı tebliğ edip anlatmaktan) güç bir duruma düşmeyesin. Zaten Allah (çok) bağışlayan, merhamet edendir. * (İhsan Aktaş Meali)

    (*) Bu ayetin cinsellik ve özellikle bu derecedeki akraba evlilikleriyle hiçbir ilgisi bulunmuyor. Zira Hz. peygamber Medine’ye hicret ederken bu derecedeki akraba kadınlarından hicret edenler de etmeyenler de vardı, işte kendisiyle hicret edenler yalnız ve kimsesiz kaldıklarından Hz. peygamber onları kendi himaye ve sorumluluğu altına alıyor, bu yabancı şehirde onlar için barınma yeri, yiyecek ve içeceklerini temin ediyor, bunların sorunlarını gidermeye çalışıyor. Ama Mekke de kalıp hicret etmeyenlerin, peygamberin sorumluluk ve himayesi altına alınması mümkün olmuyor. İşte bu nedenle ayette ’’seninle birlikte göç etmiş olanlar.’’ diyor. Çünkü ayette geçen‘’ هَاجَرْنَ مَعَك ‘’seninle göç etmiş olanlar’’ ifadesi ile Enfal-72. ayet aynı duruma vurgu yapıyor.

    Enfal-72: Öte yandan iman eden, (zulmün egemen olduğu diyardan, Mekke den) göç eden, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla çaba gösterip duran kimselere ve (onlara) kol kanat açıp, yardım edenlere gelince; işte onlar (sahiden) birbirlerinin veli ve hamileridir. Fakat inanmış oldukları halde (sizin beldenize, Medine’ye) göç etmemiş olan kimselere gelince; onların korunup gözetilmesinden hiçbir bakımdan siz sorumlu değilsiniz, ta ki (sizin yanınıza) göç edecekleri vakte kadar…’ ’şeklindeki ayet de bunun böyle olduğunu göstermektedir. Ayrıca Hz. Musa’nın (واحلل عقدة من لساني ) ”vahlul ûkdeten min lisani” Rabbim, benim dilimde (oluşabilecek) bağı (sorunu) da çöz” ( Ta ha-27) ifadesi de buna bir örnektir. Zira (احلل) ”ahlele” bir sorunu halletmek, çözmek anlamındadır.

    İşte Ahzap-50. ayette de hicret edenlerin sorunlarını halletme görev ve sorumluluğu Hz. peygambere veriliyor. Bu yüzden burada bu ayetin evlilikle hiçbir alakası yoktur. Yani bu ayete göre zulüm diyarından/ Mekke den kaçıp yabancı şehre/Medine’ye göç eden kimsesizlerin ki, Hz. Peygamberin eşleri, hicret ettiklerinden dolayı kimsesiz kalan bazı mümin kadınlar ve bu tip akrabaları da bunların içindedir.

    İşte bu yabancı şehirde bunların barınma, himaye, yiyecek ve içeceklerini temin etme görev ve sorumluğu Hz peygambere veriliyor. Ayrıca burada (وَمَا مَلَكَتْ يَمٖينُكَ) ”ve mâ meleket yeminüke’ بقي التنبيه أنّ سـبايا الحروب لسـْن [ مـلْك يمـين ]) Buradaki metinde savaş esirleri ” mülki yemin değildir” deniliyor. Bu nedenle bunlar ne esirlerdir ne de cariyeler. Çünkü Mekkî sûrelerde de bu ifadeler geçiyor. Hâlbuki Mekke döneminde savaş olmadığı için esirler de yoktu. Yani bu ifadenin esir veya kölelerle hiçbir alakası yoktur. Bu nedenle ayetlerde ne cariyelerle ne de bu tür akrabalarla bir evlilik söz konusudur!

    Demek ki, burada (ما ملكت يمينك) ‘’ma meleket yeminüke’’ Medine’ye hicret edip de kimsesiz kalan ve Hz. Peygamberin himaye ve sorumluluğu altında bulunan herkesi (hicret eden o kimsesiz erkek, kadın ve çocukların hepsini) ifade eder. Diğer bir anlatımla; Kur’an’ın değişik yerlerinde geçen (وَمَا مَلَكَتْ أيمانكمَ) cümlesi, antlaşma yoluyla sahip olunanlar, sorumluluğu üstlenilenler, bakmakla yükümlü olunanlar, meşru şekilde sahip olunanlar, üzerlerinde hak sahibi olunanlar gibi anlamlara gelmektedir. Bundan hareketle yerine göre buna nikâhlı eşler de dâhil oluyor. İşte bu deyimle, esas olarak kast edilen şey, bakımları ve sorumlulukları üstlenilerek sahip olunan kimselerdir.

    Yani (احلل) ”ahlele ” bir sorunu halletmek, çözmek demektir. Bu nedenle ayette geçen (احللنا لك)’’senin için çözdük’’ nikâhlarını helal ettik değil. Zaten burada nikâh ifadesi de geçmiyor. Ayrıca ayetin içinde geçen ‘’وامرأة مؤمنة ان وهبت نفسها للنبي واراد النبي ان يستنكحها ‘’vem- reeten mümineten in vehebet nefseha li nebiyyi…’’ şeklindeki cümlenin anlamı da şöyledir. ”Şayet bir kadın kendisini herhangi biriyle evlendirmek için peygambere sunar, ona (koşulsuz) yetki verir ve peygamber de onu evlendirmek isterse’’ şeklindedir. Yani burada bir kadının Hz. peygamberle evlenmek için değil, kendisini başkasıyla evlendirsin diye Hz. peygambere kendi durumunu sunuyor ve bu konuda ona koşulsuz yetki veriyor. İşte burada bu duruma vurgu yapılıyor. (الله اعلم)
    Özetle, burada Hz. Peygamberin bu tür akrabalarla evlilik yapabileceğine ve bir kadının kendini ona hibe olarak sunabileceğine vurgu yapılıyor şeklindeki bütün geleneksel tefsir, yorum ve mealler hatalıdır, yanlıştır. İşte bu ayetle ilgili doğru tefsir ve Arapça açıklamalar aşağıdadır.

    (İhsan Aktaş Meali Ahzab. 50. Ayet Açıklaması) Bu Mealin Erşim linki: http://www.kuranmeali.com veya Google de ”Türkçe Kur’an Mealleri” Bu mealin adı: Akıl ve Bilim Işığında Açıklamalı Kur’an Meali” Herkese tavsiye edilir.

  • İsmail Gaspirali dedi ki:

    AHZAP SÛRESİ 50 YALANI

    Ahzap Sûresi 50 nin meâlini incelediğimizde, Hazreti Muhammed’e âdeta kadınları, cariyeleri, akraba kızlarını, başka bir müminin kadınını alabilirsin diye çevirmişler.

    Böyle bir şey olabilir mi?
    Oysa dikkatlice incelediğimizde meâlde ki ana tema; çevresinde olan bayanlardan hakikatleri anlamaya meyilli olanlara, hakikatlerin sunulması ve hakikatleri anlamadaki gayret işaret edilmiştir.
    AHZAP 50 MEALİ- Ey hakikatleri bildiren! Seninle aynı yolda olmak isteyenleri sana uygun kıldık. Sana sunduğumuz hakikatlerden, onların karşılığı olanı onlara ver. Sen gücünün sahibi değilsin. Nesnelerin hakikatlerini sana bahşettik. Amcanın çocuklarından ve halanın çocuklarından ve dayının çocuklarından ve teyzenin çocuklarından; onlardan seninle beraber aynı yolda hareket edenler, müminlik yolunda işleyişi idrak etmek için gayret gösterirler. Eğer Nebi gibi hakikatleri anlamada istekli olursa, Nebi’nin isteğine uygun davranmış olurlar. Müminlerden başkası senin anlattıklarına has olarak uymaz. İlmin sahibinin Biz olduğumuzu anlamalarını onlara farz kıldık. Onlar birlik içinde olsunlar. Onlar güçlerinin sahibi değildirler, bu konuda tereddüte düşmemek için ellerini hareket ettiren güce baksınlar. Allah mağfiret edendir, tüm varlığı özünden varedendir.

    Hazreti Muhammed asla, sokaktan gördüğü kadınları beğenip onları boşatıp kendine eş yapmadı.

    O baktığı her kişiye insan olarak baktı, Allah’ın kulu olarak baktı.
    O baktığı her kişiye rahmet gözüyle baktı, şefkat gözüyle baktı.
    O manevî boyutun Cân sultanı idi.

    Kendinde Hazreti Muhammed’i bulamayan, Hazreti Muhammed’i anlayamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir