Hacı Bektaş Veli – Saru İsmail

Example HTML page

Sarı İsmail, Hacı Bektaş-ı Veli’nin hizmetinde bulunmuş ulu dervişlerden biridir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin kerametlerine ve sırlarına şahitlik etmiş ve Hünkarın hakka göçünden sonra Denizli’ye (Menteş) gelerek Hak Muhamed Ali yolunu yaymıştır. Bir çok kerametler gösteren Sarı İsmail’in türbesi Ali Dede, Hüseyin dede türbesi ile birlikte Denizli, Tavas ilçesi tekke köyündedir.

Hacı Bektaş- Veli’nin Saru İsmal’i Mevlana’ya yollaması

Bir gün Saru İsmail, Hünkar’ın huzuruna gelip el kavuşturdu. Hün¬kar, şöyle dedi. “Saru İsmail, sizin için sucağız ılıttım, lutfedip gelse¬niz dedi. Hünkar, şimdi onun vakti değil dedi, tez Konya ‘ya, Molla Ce¬laleddin ‘in huzuruna git, onlarda bir kitabımız var, onu al, gel.”
Sara İsmail, hemen yola düştü, Konya’ya yaklaşınca gördü ki Mol¬la Celaleddin, çıka geldi. Birbiriyle niyazlaşıp görüştüler. Sara İsmail, bir gün su ılıtmıştım, mübarek arkanızın kirceğinizini arıtsam dedim; şimdi onun vakti değil, Molla Celaleddin’e bir kitabımız var, Konya’ya git, onu al gel dedi, ben de yola düştüm, geldim mübarek yüzünüzü gö¬rüp şeref buldum dedi.
Molla Celal, bu sözleri duyunca dedi ki: Hünkar Hacı Bektaş-ı Ve¬Ii katına, her gün yedi deniz, sekiz ırmak uğrar. Onların suya girmeye ne ihtiyaçları var ki böyle dedin erenler.
Sara İsmail, bu sözü duyduktan sonra efendim dedi, kitabı verin de gideyim. Molla, kitaptan maksat, bu anlattığımız öğüttü dedi. Bunun üzerine Sara İsmail vedalaşıp geri döndü.

HACI BEKTAŞ VE HIZIR PEYGAMBER

Hünkâr’a bir ikindi üzeri, güzel yüzlü, tatlı sözlü, Alevi saçlı, yeşil giysili bir aziz geldi.
Boz donlu bir ata binmişti; Saru İsmail karşıladı, atını tuttu. O kişi
teklifsizce doğru Kızılcahalvet’e yöneldi ve içeri girdi.
Saru İsmail, “acaba bu atını tuttuğum er kim ola, şimdiye değin bunun gibi nurlu, güzel yüzlü ve heybetli bir er görmedim”, diye düşüncelere dalmıştı. O sırada halifelerden biri geldi; İsmail’e, “tut şu atı”, dedi ve kızılcahalvet’in kapısına vardı. O aziz kişinin, Hünkar’ın karşısında oturmakta olduğunu gördü. Tam bu anda Hünkar, “ne yapalım Hızır’ım Ulu Tanrı seni bu işe koşmuş, Tanrı kullarını zordan kurtarman gerek; şu anda Karadeniz’de bir gemi batmak üzere, seni çağırıyorlar; sohbetine can atıyoruz ama ne çare; tez imdatlarına yetiş; Tanrı izin verirse yine şerefleniriz”, diyordu.

Hızır Peygamber hemen kalktı. Saru İsmail dışarıda atı tuttu. Hızır dışarı çıkınca İsmail Hızır’ın üzengesini öptü. Hızır, atını
sıçrattığı gibi at, bir adımını Sulucakarahöyük’ün üstüne bastı, öbür adımda güneşle birlikte dolunay oldu ve gözden yitti; yalnızca karşıdan nalının parıltısı göründü.
Saru İsmail, huzura varıp gördügünü anlatarak, “Erenler Şahı, bu giden aziz kimdir?”, diye sorunca Hünkâr, “kardeşimiz Hızır Peygamberdir. Karadeniz’de bir gemi batmak üzereydi, oraya imdada koştu; onun yürüyüşü böyledir”, dedi.
Saru İsmail Hızır’ı gördüğüne çok sevindi.

Saru İsmail’in hizmetleri

Hünkar’ın hususi hizmeti, Saru İsmail Padişah’a aitti. Hünkar, onu pek çok severdi. Halifelerden hiçbiri, onun mertebesine erişemedi. Hünkar’ın ibrikdarı da oydu. Sulucakarahöyük’den bir yere gitmek iste¬se çok defa yanına onu alırdı.
Bir gün, acaba Hünkar, bize nereyi yurt verecek, nerde dem-yom oynatacağız fikrine daldı.. Hünkar’a malum oldu. İsmail’im dedi, ben göçtükten sonra sopanı at, nereye düşerse orası yurdun olsun, yeşil fer¬manı da yanında götür, sana lazım olur buyurdu. Hünkar’dan sonra seccadeye geçen Habib Emirci’den izin aldı, dergahtan çıkıp sopasını attı. Can gözüyle gördü ki, Menteş ilinde Tavaz’da bir kilisenin kubbesini delip içeri düştü. O sırada meğer bir keşiş kilisede incil okurmuş,sopa kubbeyi delip içeri girince keşişin gözüne bir ejdarha gibi göründü.
Derken Saru İsmail, gide gide Tavaz’a, o kiliseye vardı, keşişi Müslüman etti, kiliseyi yıktı, tekke haline getirdi.
Bundan sonra Sarı İsmail, keşişe, ben dedi burda karar edeceğim, seninle komşu olalım. Bu sözü söyleyip silkindi, bir sarı doğan şekline girdi, uçup Tavaz’da bir yere kondu. Boynunda halkası, ayağında çin¬gırağı da vardı. 0 sıralarda şehrin beyi Zpaun (?) isminde bir kafirdi. Adamları, o güzelim sarı doğanı görüp gittiler, beye haber verdiler. Bey, amanın dedi, onu tutmak gerek. Ya Müslüman Padişahından ka¬çıp gelmiştir, ya da kafir padişahından. İki adam gitsin, biri, Müslümanla¬rın giydiği elbiseyi giysin, biri kafirlerimizin. Müslüman padişahından kaçtıysa Müslüman’a tutulur, kafir padişahından kaçtıysa kafire tutulur dedi. Öyle yaptılar. 0 iki kişi, doğanın konduğu yere geldiler. Fakat Sarı İsmail, ondan önce adam şekline girmiş, konduğu taşın dibine oturmuştu. Onu görünce vardılar, elini öptüler, koşup beye geldiler, de¬diler ki: 0 doğan değilmiş, Isa Peygambermiş. Bey, bunu duyunca pek sevindi, sanki aklını kaybetti. Hemen adamlarıyla kalktı, geldi. Gördü ki taşın dibinde sarışın, güzel bir er oturmada. Elini öptü, ayağına yüz sürdü. Saru İsmail, onları Müslümanlığa davet etti, kabul ettiler.
Sarı İsmail, orda yerleşti. Birçok kişiler, gelip derviş oldular. Bir ¬gün, gezerken bir çiftçiye rastladı. İki öküzü vardı, çift sürmedeydi. Sarı İsmail, gelince öküzlerin biri, dile geldi, erenler şahı Saru İsmail Padişah dedi. Saru İsmail, öküzün yanına geldi, nedir halin diye sordu. Öküz, kocaldım, gücüm-kuvvetim kalmadı, beni boğazlamaya götüre¬cekler, er hak aşkına kurtar beni dedi. Saru İsmail, o öküzü sahibinden satın aldı, azad etti. Bu yüzden o ilde Sara İsmail’in adı, “öküz söyleten” kaldı. –
Saru İsmail’den birçok kerametler belirdi. Bir nice zaman orda demyom oynattı, sonucu güçtü, yeşil fermanla beraber gömdüler. Dem geçti, devran geçti, Hünkar oğullarından biriyle Sivrihisar’ın gün doğu¬su tarafından, Seyyid Ahmed oğulları arasında, icazet hususunda bir bahistir geçmeye başladı. Nihayet Hünkar sözünü hatırlayıp Saru İs¬mail’in mezarın geldiler. Ey Saru İsmail padişah dediler. Sizde emanet olan yeşil ferman bize lazım, lütfet ver. Hemen mezar yarıldı, yeşil ferman çıktı. Okuyup maksatlarına erdiler.
Kaynak : Hacıbektaş Vilayetnamesi

Sarı İsmail Ocak Evlatlarının yaşadığı yerler

Nazmi Erdem’den alınan bilgiye göre Sarı İsmail ocak evlatlarının yaşadığı bazı yerleşim yerleri.

1-Sarı İsmail Sultan Türbesi: Denizli Tavas İlçesi Tekke Köyü,
2- Kütahya Tavşanlı ilçesi Dedeler Köyü, Domaniç ilçesi Saruhanlar Köyü,
3- Amasya Merkez Böke köyü, Sarayözü köyü, Yeşilöz Köyü
4- Gaziantep Oğuzeli ilçesi Doğanpınar köyü,
5- Giresun Şebinkarahisar ilçesi Karaköy,Ovacık Köyü
6- Kayseri Sarıoğlan ilçesi Yedibucak Avşar köyleri (Karpınar, Kale, İğdeli, Burunören, Yerlikuyu Köyleri)
7- Ordu Mesudiye İlçesi Türkköyü,
8- Sivas Koyulhisar İlçesi Kılıçpınar, Dilekli, İskenderşeyh, Yeşilyurt, Bahçe, Gökdere köyleri, Akıncılar İlçesi Şenbağlar köyü.
9- Tokat Almus İlçesi Kınık köyü,
10-Urfa Merkez Kısas Köyü,Akpınar Köyü

Example HTML page

3Yorumlar

  • Cemhaber dedi ki:

    Sayın İbrahim Afatoğlu bilgileriniz için teşekkür ederiz.

  • İbrahim Afatoğlu dedi ki:

    Sarı İsmail Sultan 1225/1230 yılları aralığında doğmuş, 1225/1330 yılları aralığında Tavas-Tekke Köy’de Hakk’a yürümüş, Hacı Bektâş-ı Velî halifesidir. Alevî-Bektâşî tarihi ve kültürü için önemli bir inanç önderi; Denizli tarihi ve kültürü için de mühim bir şahsiyettir. Türbesi Tavas-Tekke Köy’dedir.
    33 yıl Hacı Bektâş-ı Velî’nin özel hizmetinde bulunan Sarı İsmail Sultan, Hünkâr’ın tavsiyesi ve talimatı üzerine, 1270’li yıllarda Tavas’ta tekke kurmuş, lokal olarak Denizli Bölgesi, genel olarak da Güneybatı Anadolu’nun Türk ve Müslüman yurdu olması hususunda maddi ve manevi çok büyük katkılar sağlamış bir Horasan Ereni’dir.
    Denizli Yöresinde ilk Bektâşî izi Sarı İsmail Sultan’dır. Onun bölgedeki etkili ve örgütlü çalışması, Abdal Musa, Teslim Abdal, Sarıkazak Abdal, Bostancı Baba, Yatağan Baba, Dediği Ali Sultan gibi önemli Bektâşî dervişlerini bölgede toplanmış, Denizli’de tekke kurmuş, onun misyonunu devam ettirmişlerdir.
    Sarı İsmail Sultan, Hacı Bektâş-ı Velî’nin en yakınında bulunduğu için Bektaşi çevrelerde saygı görmektedir. Bundan dolayı Alevî-Bektâşî on iki hizmet postundan altıncısı olan “meydancı postu” ona tahsis edilmiştir. Tavas-Tekke Köy’deki türbesi Denizli’nin en çok ziyaret edilen türbesidir. Ülkenin her tarafından ziyaretçileri vardır. Tavas’tan başka; Denizli-Kale, Denizli-Sarayköy-Tekke Köy, Kütahya-Tavşanlı-Dedeler Köyü, Eskişehir-Sivrihisar-Demirci Köyü, İzmir-Tire-Büyükkemerdere Köyü olmak üzere 5 yerde daha makam mezarı bulunmaktadır.

  • halit uçum dedi ki:

    değerli blok sahibi kardeşim ben denizli ili kale ilçesindenim sizin gibi saru ismail efendi hakkında araştırma yapan biriyim.üst kısımdaki yazı tamamen doğru ancak ilk girişteki yazıda kabrinin tavas kazası tekke köyde olduğunu yazmışsın bu tam doğru değil neden mi olayın yaşandığı dönem o bölgenin adı davaz değil yarangüme ve kayıtlarda tekke köyü hiç geçmiyo bahsi geçen yer kalei tabae karyesi menteşe beyleği hudutundaki kale i davaz yani şimdiki kale burada tabae antik kenti mevcut ve karaca ahmedin bir adet tekkesinin bulunduğu ve kiliselerin camiye cevrildiği yer burada bir sarı ismail efendiye ait kabir vardır kabir taşınarak şimdiki mezarlıkta yukarı mezarlık yol kenarındadır orjinal taş vardır saygılarımla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

26Daha fazla mesaj var Hacı Bektaş Veli Kategori
Sizin için önerilen
Hacı Bektaş-ı Veli dergahı ve dergahta yaşayan İslam

Hacı Bektaş-ı Veli dergahı ve dergahta yaşayan İslam Hacı Bektaş, doğumundan altı ay geçince şehadet...